1 Haziran 2013 Cumartesi

ROP'mu Hahayyt O'da Neymiş;))))

Öncelikle Bir Kız Bir Oğlan'ın ROP'la ilgili Bir yazısı var.

Ben bunu okuduğum zaman ne ROP derdim nede prematürem vardı. Sonra benim prematürem doğduktan sonra ve bize de göz muayeneniz var dendikten sonra tekrar okudum. Sevgili Secceciğim olurda bir gün ben de ünlü bir blogger olursam ve sen de benim bu yazımı okursan lütfen kusura bakma. Aslında seni ne kadar severim bilirsin. Fakat üzülerek söylüyorum ki.  Okumaz olaydım.

Beni bir korku sardı bir korku sardı anlatamam. Ne olacak. Nasıl olacak. O kadar kişiyle birlikte ne yapıcaz. Biz bebeğimizin kendi kardeşlerini sokmuyoruz odaya kaldı ki onca insan onca bebek...  Hani yazmış ya heryerde yapılmadığı için şehir dışından bile gelen var diye. Biz zaten aynı şehirde olduğumuz için kesin aynı yere gidicez diye beynim odaklanmış.

Neyse ben randevuyu aldım. Açık adreside aldık ki eşimde bende nerde olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok. Randevu günü sabahın köründe çıktık yola. Ortancayı evde bakıcı ablasıyla bıraktık. Büyüğü de yolda babaanneye atıcaz. Çocukları saça saça gidiyoz yani. Ama bizim uyanık büyük kalmadı babaannede. O takıldı peşimize. Eşim benimle gelmicek. Beni kapıya kadar götürüp o işe devam edecek. Yandık ki ne yandık. Oğlan benimle. Onca insanın içinde kesin kaçar saklanır. Ben onu almicaz diye bebeği anakucağına da koymadım, kucağımda bebek. Tam böyle biri elinde biri dizinde halleriyle geldik doktora.

Geldik ama galiba yanlış geldik. Hiç bitane bebek yok ortalıkta. İçeri girince biz adımızı söylemedik onlar isimle hitabettiler. Evet dedik biziz. Tamam dediler bekleyin alıcaz. Bekleme odası da normal bildiğin bekleme odası. Öyle iki yataklı odaya 15 bebe 15 anneyle tıkıştırılmadık. Secce'nin yazısına dayanarak bebeyi iki saatlik açlık orucuna başlatmıştım. Tabi bi süre sonra bebek ağlamaya başladı. Belirli aralıklarla gelip gözüne damla damlatan hemşireye sordum acıktı doyurabilirmiyim diye. Az olmak koşuluyla olabilir dedi. Bebeyi rahatlattımda. E iyi dedik demekki sadece bir yerde değilmiş bu muayene biz iyi yere denk geldik.

Sonra aldılar bizi doktorun yanına. Bebeği hemşireyle yan odaya alıp muayene edeceklermiş. Ortalama 45 sn sürermiş. Ve bebek çok ağlayabilirmiş. Korkmamalıymışım. Ah dedim şükür ağlayacağına göre anestezi verilmeyecek çocuğa. Çocukken defalarca maruz kaldığımdandır sanırım nefret ederim anesteziden.

Bebek gitti. Hakikaten ciyak-ciyak. Biz büyük oğlanla yan odada 'ah bebeğimiz vah bebeğimiz' derken içimden de diyorum ki ' Allah'ım lütfen öğlene kalmayalım bir hafta sonraya iki hafta sonraya da çağırmasınlar. Bizi de iki ay sonraya çağırsınlar'.

Ben daha bunları düşünmeyi tam  bitirmeden bebek geldi. Peşinden doktor. Çok iyi bi adamdı Allah razı olsun. Oturduk uzun uzun anlatıyor. Şöyle iyi böyle iyi. Ben tabi merak ediyorum ne zaman çağıracak diye. Neticede bebeğin iyiliği bi sonraki randevunun tarihinde belli olyor. Nitekim demesinmi 'seneye görüşelim'.

Alaaaaaaaah ben de bi havalar bi havalar. Seneye dedi yaa seneye. Öyle birkaç hafta sonrasına yada bir iki ay sonrasına değil koskoca SENEYE.

Çok şükür bunu güzellikle atlattık darısı 'seneye'nin başına.

Kısa birşekilde şunu da belirteyim sonra ROP muayenesine gidipte sen bize bunu dememiştin diyenleriniz olmasın. Bebeğin gözünü açık tutmak için alet edevatla zorlamışlar. Ağlarken kırmızımsı-kırmızımsı akıyordu gözyaşları. Bu bir anne için çok kötü bişey ama onun bunu hatırlamicak olması ve bizim birdahakine 'seneye' gelecek olmamız bir nebze de olsa rahatlatıyor insanı.

Hıı bir de kapıdan çıkarken 350 tl bayılınca anladık. Secce Kuzu'nunkiyle neden bu kadar farklı olduğumuzu. Biz tabi saf bebeğin doktorunun dediği yere atlayıp gitmişiz araştırmadan etmeden. Ama deydi mi? Valla deydi. Seçim yapacak olanlara tavsiye ederim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder